Dinlerin coklugu, cesitliligi ve farkliligi problemi günümüz dünyasinda özel bir bilinc haline gelse de aslinda cok eski bir problemdir. Yine cok eski dönemlerde baslayan küresellesme sürecinin günümüzde hiz kazanmasiyla bu bilinc de hizlanma, artis ve yayginlik kazanmistir. Söz konusu problemin önemini artiran sürec, esasen sosyolojik ve antropolojik bir sürec olan cok kültürlülük, cogul, farkli ve cesitli kültürlülük sürecidir. Dünyamiz her zamankinden daha cok kültürel cogulculuga dogru evirilmektedir. Gerek kültürel gerekse dinsel cogulculuk cok kültürlülügün dogal bir sonucu olarak gözükmektedir. Problem; Din Sosyolojisi, Din Antropolojisi, Din Psikolojisi, Din Egitimi ve Dinler Tarihinde dinler ve kültürler arasi iliskiler, Din Felsefesinde ise dinlerin cesitliligi ve coklugu basligi altinda incelenmektedir. Hatta son dönem Din Felsefesi literatüründe iliski tarzlarindan ve bakis acilarindan bir tanesi olmasina ragmen sorun, dini cogulculuk basligi altinda incelenmeye dogru bir kayis yasamistir. Problemi tam olarak anlayabilmek icin dinlerin yapi, ögreti ve tarihleri hakkinda derin bir bilgiye sahip olmak gerekmekte ve külli bir bakisla yüksek bir ilim anlayisi gelistirmek kacinilmaz olmaktadir.

Elinizdeki kitap konusunda özgün bir calisma olup önemli bir boslugu doldurmaktadir. Kitabin iceriginden Türk okuyucusu da haberdar olmali. Bu yüzden kitabi Türkceye kazandirmis bulunuyoruz.