Eserlerinin cevirileri ve hakkinda yazilanlarla son yillarda Türkiye edebiyat tarihindeki yerini alan, özellikle kadin hareketi icin gecmisten gelen taze bir ilham olan Zabel Yesayan, cocuklugunun Üsküdarina, unutulmus payitaht Istanbula ve onun insanlarina tutku ve özlemle baktigi Silahtar Bahcelerinde bizi kendi hikayesini biraz daha yakindan okumaya davet ediyor. 1878de, tam da Rus ordusunun Istanbulun kapisina dayandigi günlerde gözünü actigi evden baslayarak, ona en zengin insan malzemesini saglayan ailesini, mahallesini, hic unutamadigi Silahtar Bahcelerini, sonra giderek ufukta belirmeye baslayan Istanbulun o asina silüetini büyük bir maharetle isleyen, cocuk gözüyle zihnine kaydettiklerinden yola cikarak dönemin toplumsal yapisindaki celiski ve gerilimleri sasmaz bir netlikle tahlil eden Yesayan, bizlere essiz bir Istanbul hatirati emanet ediyor. Yazarin Sovyet Ermenistaninda yasadigi dönemde kaleme aldigi ve ilk kez 1935te yayimlanan Silahtar Bahceleri, Türkcede ilk kez özgün Ermenice metninden yapilmis tam cevirisiyle sunuluyor.