Eylülün Kizgin Solugunda Mehmet Basaran, ülke tarihinde kara bir leke olan 12 Eylül dönemini, Giz Kokan Suskunlukta oldugu gibi bir kez daha, belgelerden ve yasanmisliklardan yola cikarak romana tasiyor; okuyana, kitaba düsman gerici bir zihniyeti elestirel olarak sergilerken fasizmin biraktigi yaralari, derin izleri de gündeme getiriyor.Eylülün Kizgin Solugunda, gözdagi vermek icin acilan düzmece Ceylanköy davasina bir elebasi olarak dahil edilen Mehmet Can ögretmenin gerimli kacak günlerini, korkularini, endiselerini, tinsel dünyasini; dostlarini, düsmanlarini, ailesine yapilan baskilari yazara özgü siirsel bicemle okuyoruz...Epey okumus adam cikmis köyünüzden. Solculuktan takip edilenler bile varmis aralarinda. Hepinizin önünde soruyorum simdi bunlara. Ilkokuldan sonra, kimlerdir okumaya gidenlerYüzü kül kesildi Arnavut Salihin. Aylardir korktugu sey basina geliyordu iste. Samsunun bir köyünde ögretmendi torunu Ferhat. Ona bir zarar gelirse napardi Öbür babalarin da yürekleri agizlarindaydi.Ne susuyorsunuz ulan Dilinizi mi yuttunuz Tümünüzü cemseye doldurmadan......Kitapliga, esyalara bir hüzün cökmüstü sanki. Mehmet Ögretmenin yoklugu belli oluyordu. Kim bilir kac ev böyleydi Ne cok insana suclu gözüyle bakiliyordu... Hele o aramalar, baskinlar, ihbarlar Nereden calinmisti kulagina Aysenin basina gelen Yani basindaki savcidaydi Ceylanköy dosyasi. Ordu komutanligina yazilmis imzasiz bir mektupla basliyordu her sey. ... evde cok miktarda yasak kitap bulundugunun tahmin edildigi... Kitapliga kaydi bakislari. Bir girerlerse buraya... Öf be, ne dönemdi