Bedeni ile konusanlarin dünyasin da, kalbim ve dilim ile konusuyorum ben. Ah kalbim masum, kalbim sessiz. Bu cümleyi kuran ben, bu cümleyi kalbim ile söylemis olmam lazim. Ama bu et parcasi olan kalbimle olmamali. Düsünüyorum siradan insanlar, sairler, yazarlar, ünlü düsünürler ve daha nice insan bilimi ile ugrasan ve kendilerinin de zaman zaman insan olduklarini unutan sahislar, yani hepsi. Bütün bu sevgi, ask, gibi duygulari o et parcasinin icin de oldugunu söyleyebilir mi Evet söylerler. Bunu söylemeyecek kisiler ise manevi alan da ilim irfan sahibi kimselerdir.
Sonra sira sira sevdiklerim, beni sevenler, beni sevmeyenler öyle öyle gidiyor. Eger ki kalbimin tercümani dilimse, dilimin kan akmasi gerekmez mi. Dilimden güzel kelimeler akiyorsa, yüzüme güzel bir tebessüm düsüyorsa o zaman benim kalbim et parcasi olamaz. Et parcasi da kalbimse sayet ikinci kalbimdir. Ben onunla hicbir duyguyu tadamam, birinci kalbim benim elim de, ikinci kalbim benim degil.
Iste hep bu yüzden diyorum ki, Bir kalbi olanlar, bir kalbi daha olanlar. Iste tüm hikayemiz bu kadar. Tüm hikayemiz ikinci kalbimizi bulabilmekte. Ikinci kalbinizi bulunuz, onunla tanisiniz, oturup muhabbet ediniz. Cünkü o sizlerin gercek hikayelerinizin kahramani olacak olandir, o asil siz olandir, o asil sizdedir...