Gencoy Sümerin Feneryolu Cinayetleri, Ülkü Lokantasinin sahibi Kerim Ülkünün aldigi bir mektupla basliyor. Yil 1982, bir mart sabahi hava buz gibi. Mektubu Müzeyyen Sermet Hanim, ablasi Maksude Sermetin ricasi üzerine yazmis. Ablasinin yalnizca Kerim Beye aciklayabilecegi bir sirri varmis. Kerim Ülkü bu sirrin, intihar ettigi sanildigi halde öldürülen biriyle ilgili oldugunu hatirliyor. Ancak, kardeslerin Feneryolundaki evine gidince, Maksude Hanimin iki gün önce öldügünü ögreniyor. Geriye kanit olarak bir ask romani kalmis.
Feneryolu Cinayetleri kahramanlariyla, edasiyla, mekanlariyla bana biraz Osmanli polisiyelerini hatirlatti. Sermetlerin kösklerinin semti Feneryolu, iki yani agacli yollari, eski köskleri, bakimli bahceleriyle Kadiköy yakasinin yillar önceki halinin bir tablosu sanki. Her bölüm farkli bir kisi tarafindan anlatiliyor. Maktul ise, cok güzel bir kadin Piraye Arsan. Olaylari onun hayatina girmis insanlardan, kendi yorumlariyla dinliyoruz. Sonunda gözümüzün önünde bütün esrariyla baska bir devir aciliyor sanki.
Sevin Okyay
Ünlü artist Piraye Arsanin on üc yil önceki intihari tüm ülkeyi sarsmisti. Ünlü asci, restoran isletmecisi ve zehir hafiye Kerim Ülkünün aldigi bir mektup bu olayin intihar süsü verilmis mükemmel bir cinayet oldugunu söylüyordu. Kerim Ülkü, yakin dostu olan polisiye roman yazari Faruk Arman ile birlikte bu cinayeti aydinlatmak üzere yola ciktiginda katil coktan geride baska cesetler birakmaya baslamisti bile.
Daha birinci sayfadan itibaren okurlari icine ceken bu romanda Gencoy Sümer kapali oda cinayetine yakin bir cinayeti ayrintilariyla incelerken okurlari da cözüme dahil ediyor, hicbir ipucunu okurdan gizlemiyor. Son sayfalara kadar katilin kimligini saklamayi basaran yazar, Agatha Christie ve Sir Arthur Conan Doyle gibi ustalara da saygi durusunda bulunmaktan geri kalmiyor.
Bukem Cevher