Güney Kafkasya stratejik konumu ve verimli topraklariyla tarih boyunca büyük devletlerin ilgi alani olmustur. Cografyanin öncelikle Roma ve Pers, ardindan Bizans-Sasani devletleri arasinda sürekli rekabet alani oldugunu görmekteyiz. Sasanilerin ortadan kalkmasiyla birlikte sahneye Müslüman Araplar girmis, yaklasik dört asir kaldiklari Güney Kafkasyada Bizans ve Hazar Devleti ile yogun bir mücadele icine girmislerdir. Araplar öncelikle Kafkas Daglarinin asilmasi zor sartlari, ardindan Hazar Devletinin direnciyle Kafkaslarin kuzeyine gecme imkanini bulamadilar. Hakim olduklari sürede Ermeni, Gürcü, Oset, Alban, Türk ve diger milletlerle kimi zaman baris, kimi zaman mücadele halinde bir münasebetleri söz konusudur. Emevi ve Abbasiler döneminde Bizans baskisiyla sürekli taraf degistirmek zorunda kalan yerli unsurlar, Abbasilerin zayiflamasi ile birlikte daha güclü ve bagimsiz bir siyasi yapilanmaya yönelmislerdir. Islam egemenliginde Bizansin dini ve siyasi baskisindan kurtulan Hristiyan toplumlar dini ve milli yapilanma imkani bulmuslardir. Bununla birlikte Kafkasya özellikle Abbasiler dönemindeki ticaret ve vergi gelirleri bakimindan Islam devletinin önemli kaynaklarindan birini olusturmaktaydi.