Yalin anlamiyla gelir, gida, giyim, barinma gibi temel insani ihtiyaclarin yeterli düzeyde karsilanamamasi ve maddi kaynaklarin yetersizligi olarak degerlendirildiginde yoksullugun ekonomi merkezli tanimi yapilmis olur. Medeni, siyasi ve sosyal haklar alaninda yasanan gelismeler, yasam standardi anlayisi ve genel anlamda insan haklari alaninda elde edilen kazanimlar, yoksullugun tanimlanmasi kadar cözümü konusundaki siyasalari da etkileyip dönüstürmüstür.
Ancak yine de dünyada ve Türkiyede yoksulluk hala yakici bir sorun olma niteligini korumaktadir. Risk altindaki, dezavantajli durumdaki ya da icinde bulunduklari durum ve nitelikler dolayisiyla diger topluluk üyelerinin sahip oldugu refah dahil diger imkanlara erisimi, yararlanma ve gelisim imkanlari sinirli kisilerin varligi yeni kosullarda her zamankinden cok daha etkin sosyal hizmet ihtiyacini ortaya koymaktadir. Sosyal hizmet örgüt ve profesyonelleri sorun yasayan birey ve gruplar ile kolektif yapilar arasinda araci rolü ile de hizmetlerin etkinligi ve hedeflere ulasma acisindan özgün bir konuma sahiptir.