Bu bir Türk destanidir. Yazdik, cünkü biz destansiz yapamayiz. Yazdik, cünkü kutlu Destanlari, en iyi, destanlarin asil sahibi, asil egemeni olan uluslarin kisileri anlar.Destanlari hissetmek, ancak belli bir gücün yüklemesinde olur. O güc, ulusal güctür. Destanlarin ne anlattigini, ne anlatmak istedigini, hangi cagin icinde, hangi Türk budunun özünde dogdugunu, nasil sekillendigini, nasil bezendigini, renklendigini ancak Türk ulusunun gercek kisileri fark eder.
Ilk dogumlari, ilk oluslari unutulmadan... Icinde yerlesmis bulunan gercekliklerin yani sira, betimlemelere yüklenen abartilarla degerlenmislerdir. Özünde koca bir gecmis, yasananlarin imleri gizlidir. Destanlar, yasandiklari icin kalici olmuslardir. Destanlara inanmak gerek gecmisimizden izler tasimaktadir. Bilmeli, anlamaliyiz.
Bu kutlu destani da en iyi biz Türkler anlariz.
Destanlar, dilden dile anlatilarak gelmistir bugünlere.
Güvenmek gerek Destanlari bilmek, anlamak gerek
Bir seyler olmustur.
Bu bir seyler gercektir, yasanmistir.
Olmayanlar degildir anlatilanlar, olanlardir.
Hic yoktan ortaya konulmamistir, dayanagi vardir.
Olan bir yapinin üzerine kurgulanmistir ne olmussa.
Türkü anlamak icin Bozkurt Destanini bilmek gerekmektedir.
Türkü anlamak icin Bozkurt Destaninin vermek istedigi imleri iyi degerlendirmek gerekmektedir.