Deseler ki üst üste koyup biriktirdigin ne varsa unutacaksin. Nasil biri olacagini sen sececeksin. Her yürümek istediginde ayak bilegine dolanan ve her adim attiginda boynuna kadar cikip seni bogan o ipi kesip atsan, nereye kadar gidersin Koskoca evrenin icinde sigmadigin ne varsa yerle bir olsa, nereye ait olursun Hangi aciyi söküp atalim ve yerine hangi mutlulugu koyalim diye sorsalar mesela... Bu bilmedigim hayalde, hayata ne verir, ondan ne alirdim diye düsünüyorum bazen.
Zaman Mühürcüsü kan bagi olmayan insanlardan olusan bir ailenin biraraya gelis yolculugu... Bir sirrin icinde mühürlenen bir zamanin hikayesi Osmanli Mevlevi Saatcilerinden Ahmet Eflaki Dedenin dokuz numarali saatinin büyüsüne kapilarak saat tasarlamaya baslayan genc bir adamin yaptigi saatin icinde saklanan bir sirrin aciga cikmasiyla baslayan romanda, yetimhanede büyümüs genc bir fotografcinin gözünden de hayat kareleri sunuluyor. Büyükadadaki bir konak ve Üsküpteki Kursunlu Han arasinda gecen hikaye, Yugoslavyanin henüz dagilmadigi 1960li yillardan bugünün Makedonyasina uzanan gecislerden izler tasiyor.